Güzellikler, zorlukların ardında gizlidir...



ELVEDA KARADAYI


Acısıyla-tatlısıyla, kahkahasıyla-gözyaşlarıyla , hüznüyle-sevinciyle KARADAYI EFSANESİ...

Geçmiş zaman kipini kullanarak anlatmak içimi acıtsa da “Efsaneler Unutulmaz” sözünün ardına sığınıp dökülmeye başlar cümleler ardı ardına...

Sahi neydi Karadayı bizim için? Sadece dizi deyip geçeceğimiz kadar basit değil. Hayal ürünü görünümlü gerçek kurgu mu desek,değil. Peki o zaman ne? Neden Karadayı?

Karadayı çok şey anlatır duymak isteyene, gönül gözüyle bakmasını bilene, görünmeyenlerin hikmetini bilene, yüreğinde sevgi besleyene, adaletin tecelli edeceğine inanana, insanın adaletine değil Allahın adaletine sığınana, en son umudun öleceğini bilene ve aşka inanan herkese...

Muhakkak hepimizin Karadayı’ya başlama hikayesi vardır. Belki başrol oyuncularına olan hayranlığımız, belki de kurgusunu beğenmemiz... Benim de başlama hikayem var elbette. İlk andan itibaren tanıtım fragmanını görüp, merakla bekleyen tayfadan değildim belki ama gördüğüm an vuruldum tabiri caizse. O dönem ne televizyonla alakam vardı, ne de sosyal medya ile bu kadar içli dışlı idim. Özel sebeplerden dolayı dış dünyaya kapılarını kapatmış, kendi halinde yaşayan biçare... Bergüzar Korel’i görmemle başlayıp, Kenan İmirzalıoğlu ve Çetin Tekindor ile devam eden seyir hikayem var benim. “Karadayı Tesadüfleri Sever” diyorum ben buna. Tesadüfen televizyonu açmasaydım o an, hayran olduğum kişiyi ekranda görmeseydim, sağlam hikayesi olmasaydı belki de hiç yollarımız kesişmezdi Karadayıyla... Ya 2. Ya da 3.bölüm tekrarı vardı ekranda. Kuzenim bizde, ben kanalları geziyorum yolun nereye varacağını bilmeden. Birden bir dizi ile karşılaşıyorum, hemen izlemeye koyuluyoruz . Hikaye dikkatimizi çekiyor (Henüz Bergüzar Koreli görmeden), konuyu anlamaya çalışıyoruz. Biraz izliyoruz ve bizi yavaş yavaş içine alıyor, başrolleri de görünce hemen orada karar veriyoruz: “Bu dizi izlenir/tutar.” Tekrar bitince netten ilk bölümden başlayarak seyrediyoruz ve o zamandan bu zamana hayatımızda...

Herkesin hayatına bir yerlerinden dokunmayı başarmıştır Karadayı...

İlk bakışta aile sevgisi ve o bağlılık gözümüze ilişir. Binbir zorluğun içinde birbirine kenetlenmeyi bilen, her zorluğun üstesinden beraber gelmeyi başaran, sevgiyi birliğin temeli kabul eden bir Kara Ailesi... Sevgilerine fedakarlık da eşlik edince ortaya çıkan güzel aile tablosuna hayran kaldık. Özlem duyduğumuz aile sıcaklığını, eskilerde kalan komşuluk ilişkilerini Karadayı’da bulduk.

Adalet arayışı idi dikkatimizi çeken. Adaletin içinde dönen adaletsizliğe şahit olduk hep birlikte. Adaletin hukukun değil, insan elinde olduğu anlar izledik. Delillerin/belgelerin istenildiği gibi sümen altı edildiği, kişilerin menfaatleri doğrultusunda kullanılan hukuk kurallarını öğrendik. Güçlünün zayıfı ezmeye çalıştığına, üst kademeden kişilerin garibanları gözünün yaşına bakmadan harcamasına hayretler içinde ve “bu kadar da olmaz” diyerek baka kaldık!

“Adalet ararken kara sevda düştü bahtıma” diyen Mahire tanık olduk. Babasının suçsuz olduğunu ispatlamak için canla başla uğraşan, kendini/kendi hayatını yakma pahasına her şeyi göze alan bir evlat... İlk andan itibaren babasına duyduğu tam güvenle: “Benim babam suçsuz, iftira atıldı.” diyerek yola çıkan, sırf adliyeye girmek için “SALİH İPEK” kimliğine bürünmüş stajyer avukatı izledik. Babasını ipten almaya çalışırken sevdaya tutulan, kaçtıkça daha çok sevdalanan, babası ile sevdası arasında sıkışıp kalan Mahir Kara seyrettik...

“Ben bir adam sevdim, gülüşüyle dünyayı değiştiren” diyen bir Feride... Her şeyden bir haber hakkıyla adaleti yerine getirmeye çalışırken karşısına çıkan stajyer avukat Salih İpek ile hayatı değişen Hakime Hanım.  Sert görünüşünün ardında yumuşacık kalbi olan, doğru bildiklerini savunmaktan asla vazgeçmeyen, insanlar ile mesafeli iken aşkın değiştirdiği, inatçılığı ile sevdiğimiz süpürgesiz cadı... “Dünyayı babasının gözünden gören” evlatlardan biri (diğeri de Mahir). Belki de aşkın kıvılcımlarından önce göze çarpan ilk ortak yanları...

Gelelim kurgu tarihinin en uyumlu çifti Mahir ile Feride’ye...

Aşk ateşinin yüreklerine düştüğü ilk andan bu zamana kadar çok sevdiğimiz muhteşem çift... Adalet arayışı içinde aşkı bulan, birbirinden kaçmaya çalışırken yine birbirini bulan, aşkları yalanla başlayan ama sonu en gerçek hikayeye uzanan sevda hikayesi... Aşklarının başlaması da tıpkı her şey gibi ansızın oldu. Adım adım, damla damla uzandı bu güzel sevdaya çıkan yollar. Feride’nin adımıyla ilk buse ile başlayan sevdaları her geçen gün daha da büyüdü. Çok ayrılık geçti bu sevda üzerinden, çok kez sınandılar. Kimi zaman ayrılmak zorunda kaldılar, kimi zaman da birbirlerine kenetlenip tüm dünyaya karşı “BİR” oldular. Birbirleri uğruna fedakarlık yaptılar. Biri, bir diğerinin iyiliği için aşkından vazgeçti. An geldi acılarını birbirlerine katık ettiler, beraberce üstesinden geldiler. İkisi de ağır kayıplar verdi ve bunu birlikte atlattılar, birbirlerine her zaman destek oldular. Gün oldu “mutlulukları göz kırpışı kadar kısa” olsa da o anın değerini bildiler, şükrettiler. Umutsuzluğa kapıldıkları anda da hayalin elinden tutup, gerçeğe dönüştürmek için türlü uğraş verdiler. En nihayetinde bu çiftimiz sevdalarını evlilikle taçlandırdılar, Mahir&Feride Kara oldular...

Dile kolay tam 3 Sezon 115 Bölüm...

İlk bölümden beri kâh mutlu olduk kâh üzüldük. Acılarına ağlayıp, mutluluklarına güldük. Öyle bölümler oldu ki sinirden ne yapacağımızı bilemedik, çok söylendik. Deyim yerindeyse “kibar kibar küfür ettik”, saygı çerçevesi içinde söyleyeceklerimizi söyledik. Öyle bölümler oldu ki final tadında diyebileceğimiz, çok sevdiğimiz. İşte o bölümlerde mutluluğumuzu paylaştık, hepimiz bir olduk. Fragman, özet, bölüm fotoğraflarına dair yorumlar yaptık, tahminler yürüttük. Tweetler atarak paylaştık duygularımızı hep birlikte Karadayı Ailesi olarak. Bölüm kritiği yaptık. En sevdiğimiz sahneler, replikler’e dair düşüncelerimizi paylaştık. Oyuncularımıza haklı övgülerimizi dile getirdik. Senaristlerimize kimi zaman övgüler yağdırdık, kimi zaman da kırgınlıklarımızı dile getirdik. Diziyi bırakmayı düşündüğümüz bölümler oldu yine de vazgeçemedik, devam ettik ve izledik sonuna kadar.

Karadayı Efsanesi’ne Veda...

Ve maalesef ki final bölümümüz geldi. Hüzün geldi baş köşeye kuruldu. Her zaman biteceği günü düşünmüştük ama bu zamanın geleceğini hiç hesaba katmamıştık. İşte o gün geldi çattı ve efsane son buldu. Doya doya seyretmek istediğimiz Mahir-Feride-Nazım Deniz sahneleri son bölüme kaldı. (Hayal de olan Bahar hiç gelmedi.) Nazif Baba her cümlesinde hayat dersi vermeye, bildiklerini sabırla öğretmeye devam etti. Güzel şiirleriyle dizimizin başından beri eşlik etti bizlere, dinlemeye doyamadığımız güzel sesiyle... İnsanlığı, babalığı, dedeliği ile ömrümüze ömür kattı. Mahirin yokluğunun ağırlığını hafifletmeye çalıştı. Hem Feride’ye hem Nazım Deniz’e kucak açtı babacan haliyle. Feride Mahirin yokluğuyla baş etmeye çalışırken, bir yandan anneliğini yaptı, bir yandan evi çekip çevirmeyi başardı,  sevdiği adamı savunmayı da bildi, hakim olarak başlayan avukatlıkla noktalanan mesleğini de ihmal etmedi. Mahir içeride geçirdiği o 5 yılı ailesinin özlemiyle geçirdi, yanlarında olamadığı için üzüldü/ kahroldu. Ailesinin/sevdasının/oğlunun sevgisiyle geçti o 5 yıl...

Peki ne oldu? “Adalet herkes için tecelli etti.” Geç de olsa... “KARADAYI” öldü, çekirdek ailesini de alıp Mahir Kara olarak Trabzon’a giderek yeni bir hayata başladı. Bize de buradan sonrasını hayallerde yaşatarak avunması kaldı. Bedelden ziyade ödülü bol bir hayatınız olsun KARA Ailesi...

Ne çok içimde tutmuşum meğerse. Kısaca anlatmaya çalışırken uzun uzun uzadı. Affedin beni :))) Gelelim teşekkür bölümüne: Bize çok şey katan efsane olan Karadayı dizimize, birbirinden değerli oyuncularımıza, tüm ekibe (kamera önü-arkası) , senaristlerimize, yönetmenlerimize teşekkür ederiz... Ve siz Mahir Feride Fan Club; bizleri bir hesap etrafında birleştirdiğiniz için, dizimiz ve sizlerin sayesinde birbirinden değerli Karadayı ailemizi tanıdığımız için çok teşekkür ederiz... Her birinizin yeri çok ayrı ve öyle de kalacak, var olun.

Nazif Babanın sözleriyle veda etmek isterim: “Sevginiz anayasanız, vicdanınız pusulanız,adaletiniz tek hakikatiniz” olsun...








0 yorum:

Yorum Gönder