İlk ler…
Bazen en zor olandır… Bazen en güzel, en keyifli, en heyecanlı…
İlk bloğumuz... İlk yazımız.
Düşündük ilk olarak ne yazalım?
Neleri kaleme alalım? Söylediğimiz gibi ; yüreğimiz de olanları… Ve belli
konularda bizlere ilkleri yaşatan Karadayı , Mahir ile Feride ve sizlerle yani
buradaki ailemizle birlikte yaşadıklarımızla, paylaştıklarımızla başlayalım.
Kimileri için sadece bir dizi
olabilir Karadayı.Bir kurgudan ibaret…Ama bizler için bunların çok daha ötesinde,
çok daha anlamlı.
Karadayı ; bizler için umut, bizler için adalet , bizler için aşk , bizler için cesaret , bizler
için aile yani aslında hayata dair yaşadıklarımız
yaşayacaklarımız yaşamak istediklerimiz…Ve bizler için ortak nokta , bizler için
paylaşım…Aile olabilme hali , hiçbir çıkar gözetmeksizin.
Ve…
Bizler için kurgudan fazlası
olanın, bizleri asıl birleştirme noktası yani “Mahir ile Feride”… Bizce kurguda
bir Ferhat ile Şirin bir Leyla ile Mecnun ve bizce kurguda gelmiş geçmiş “aşk”
kelimesinin karşılığını bizlere hissettiren yaşatan bir aşk bir sevda hikayesi.
Aşk neydi?
“Aşk”ın kelime karşılığı tam
olarak net bir şekilde açıklanamamıştır.Herkese göre farklı bir anlamı vardır
ama bu farklılıkların özünde hep aynılıklar vardır.Aşk saf dır.Aşk birbirine
bürünme halidir.Aşk onun gözlerinde kaybolabilmektir.Aşk sadakattir.Aşk
tutkudur.Aşk her şeye rağmen ondan asla vazgeçmemektir.Aşk her şeye rağmen ona
ait olabilmektir.Aşk çoğu zaman imkansızdır.Aşk sevdadır… Aşk acıdır.Aşk
tatlıdır.
Kimilerimizin yaşama şansı olduğu kimilerimizin karşısına çıkmadığı ama beklenilendir “aşk”
Dedik ya bizler aşkın anlamlarını gördük “Mahir ile
Feride” de.Bundan dolayı bu kadar benimsedik, kabullendik bu aşkı.
Ve bu güzel gerçek aşkın kahramanları ;
“bir kunduracı ile bir hakime”
Kendi değerleri olan, doğrudan,
adaletten, kendi doğrularından asla vazgeçmeyen fedakar, cesur iki güçlü karakter… Ama
aynı zaman da farklı hayatlarda yetişmiş
ayrı dünyaların insanları.Peki… Ayrı dünyalarda yaşamak
aşka engel mi? Ya da şöyle diyelim… Birbirinden çok farklı yaşamlar da yetişmek
büyümek ; birbirini anlamaya, bütün olmaya, hayatımı paylaşacağım kişi odur
demeye engel mi? Elbette engel değil.Önemli olan kişinin hamurudur.Kişinin özüdür.Kişinin
değerleridir…Ve bundan dolayıdır ki kunduracı Mahir ve hakime Feride bizlerin gözünde bir bütün...Bizlerin gözünde kendilerine
dair eksiklikleri olan ama birbirleri için eksiklikleri olmayan iki
karakter.İki aşık.İki sevdalı.
Ayrıca…
Her zaman söyledik söylüyoruz
söyleyeceğiz.Mahir ile Feride aşkı tüm diğer aşklardan farklı.Sıradanlıklardan
uzak.Nasıl mı? Kurguda hep şöyle işlenir aşklar , gönül ilişkileri ; yanlış
anlaşılmalarla dolu olur yaşanılanlar.3. kişilerin etkisi çok olur yani başka birisi olur her zaman esas oğlan ve esas
kızın hayatında , bunun getirdiği bunaltıcı sıradan basit olaylar ve bu
sıradan basit olaylar hep arada engeldir.Çok az sahne paylaşılır ikili
arasında , seyirci sabırla beklemeye çalışır o sahneleri.İkili arasında önemli mevzular bir süre gizli
kalır ve bu önemli mevzular hep 3.
şahıslar tarafından öğrenilir.Son anda gelir mutluluk.İzleyicinin izlemek
istedikleri hep eksik kalır hep hayallere bırakılır…Ve sayabileceğiz daha bir
sürü bu gibi durumlar.
Mahir ile Feride ilişkisinde bazı
klişeler dışında bu saydıklarımızı yani izleyiciyi bunaltan çoğu şeyi
izlemedik… İzlemeyeceğizdir de!
İşte bu nokta çok daha farkı
kılıyor Mahir ile Feride aşkını sevdasını.İlk tanışma anından itibaren o
kadar güzel ve de çokça anlamlı, aşka
sevdaya dair anlar yaşadık ki onlarla beraber.Hangi birini yazsak? “en”
sahneleri hep birlikte oluşturalım dediğimizde en son her sahne “en” diye karar
vermiştik yani onların masum halleri de utangaç halleri de kızgın halleri de
tutku dolu halleri de sevgi dolu
halleri de ayrılığa dair halleri de mutluluğa dair halleri de… Hepsi… Hepsi çok
keyifli.
Mahir ile Feride sevdasına dair
yazacak çok şey var aslında…Hepimiz bir sahneden sayfalarca söz
edebiliriz.Bunun için ; sayfalar boş
zamanımız bol.
Ve tüm bunlar…
Yazdıklarımız, kaleme
aldıklarımız , alacaklarımızın başlangıç
noktası…Bizleri mest eden Mahir ile Feride karakterlerine, sevda hikayesine yürekleriyle kalemleriyle can
verenler , hayat verenler ; Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon.
Muhteşem uyumları, muhteşem enerjileri ile “en” aşk hikayesi dediğimiz Mahir ile Feride hikayesini “en” olması
gereken gibi bizlere yansıtan, bizlere hisettiren bizce ekranların “en” çifti ; Bergüzar Korel ve Kenan İmirzalıoğlu.
Bu güzel dizinin “en” ekibi…A dan
Z ye ; Karadayı ekibi.
Ve bu enlerin beraberinde
getirdiği “en” seyirci yani ; sizler bizler hepimiz.
İyi ki varsınız!
İyi ki
yazıldı! İyi ki çekildi! İyi ki oynandı! İyi ki izlendi!…Karadayı
Daha yazacak çok sözümüz, çok
cümlelerimiz var.“Karadayı”ya dair.“Mahir ile Feride”ye dair.Onların "sevda"sına
“an”larına dair.Sevgili senaristlerimize dair.Kenan İmirzalıoğlu & Bergüzar Korel’e
dair.Karadayı’nın tüm ekibine dair... Ve
sizlere dair ; Karadayı izleyicisi… Yani aslında tüm Karadayı ailesine dair.
Şimdilik ilk yazı ile
başladık.Eminiz ki sizlerle birlikte
harika yazılarla dolacak bu sayfa çünkü bizler ; yüreğimizdekileri
sözlere dökebilen , eleştiriyi hakaret
ile , övgüyü gözü kapalı kabul edilmişlikle ayırt edebilen
kişileriz.Bizler gerektiği gibi alkışını da tutabilen yergisini de yapabilen
bir izleyici kitlesiyiz.
Ve bunların doğrultusunda uzunca
bir süre “hep beraber güzel paylaşımlar dileğiyle” ;
Sevgiler!
Mahir&Feride FanClub
11 yorum:
Yüreğinize sağlık, sözleri çok güzel işleyip kelimelere dökmüşsünüz. Çok haklısınız. Bu kadar sevmemizin birden fazla nedeni var. Ama en göze çarpanı da farklı olması, bizleri klişelerden uzak tutmaları. O kadar güçlü bir aşkları var ki bütün duyguları çok güzel yansıtıyorlar. Yeri geldi onlarla ağladık, yeri geldi güldük, yeri geldi kızdık, sinirlendik. Ama biz her zaman çok sevmekten vazgeçmedik. Tekrar teşekkürler devamını bekliyoruz :)))
Okudum. Tek kelimeyle BA-YIL-DIM!!! Fevkalade olmuş. Kaleminize yüreğinize sağlık.. Biz gerçekten kocaman bir aileyiz. :)
Karadayı ailesi ve mahir&ferideye dair sözler bitmez..Kaleminize,yüreğinize sağlık..
karadayi is our family we live with karadayi thanks for everything
Çok-çok güzel olmuş, ellerinize sağlık!
Gerçekten de bu aşk hikayesini başkalarından farklandıran çok sizin değiminizle "İlkler" var.
Bir tanesinide ben eklemek isterim: esas oğlan ve esas kız arasında statü farkı olan dizi çokça, hatta nerdeyse tüm dizilerin belli bir aşamasında bu konuya dokunuluyor. Hani "zengin kız-fakir oğlan"(ya da tersi) denilen konu. Ve burda işte genel gidişat başlıyor: "fakir" olan taraf kendini ezik hiss eder öbür tarafın önünde, hep mağdur-mağdur dolaşır, kendini yakıştırmaz "zengin" sevdiğine vs. Öbür taraf/ailesi da ister-istemez bunu hatırlatmayı ihmal etmez. Ve de bunu seyirciye hiss ettiren, "fakir" tarafı zor duruma sokan ve haliyle seyircinin canını sıkan bol-bol sahneler olur. En azından benim hiç hoşlanmadığım türden bu sahneler.
Ama Mahir ve Feride ilişkisi çok farklı. Aralarında bir hayli statü farkı olsa bile (ki öyle - bakan kızı bir Hakim ve sıradan kunduracı) 64 bölümdür bunu izleyicini gözüne sokan, hissettiren dahi hiçbir şey yaşanmadı/söylenmedi.
Mahir'in ailesinden hiçkimse, sivri dilli Orhan bile "biz kim onlar kim" gibisinden konuşmalar yapmaz, düşünmez. Hemen evin gelini evdekilerin yengesi oldu Feride.
Bu sevimsiz konuyu açan sadece iki kişi var: Mahmet Saim ve Kerime. Ki bildiğimiz gibi Mehmet Saimin derdi aslında başka, yani Mahir servet sahibi bile olsa sevmez onu. Geriye bir tek Kerime kalıyor ki onun da sağolsun bu konuya katkısı öylesine az ki...yok sayılacak kadar.
Ve bizim çift arasında bu konuyla ilgili tek bir sahne oldu, Feride'nin nişanı...ki orada da Feride'nin niyeti belliydi. Zaten bunun üzerinde fazla durulmadı. Asıl problem bizim için de Mahir içinde Feride'nin parmağında olan yüzüktü. Unutulup geçilecek kadar ciddi olmayan sözlerdi yani...
Arada "başka dünyanın insanları" sözleri geçse bile bu hep "bir suçlu ve bir hakim" oldu ki bu da artık tamamen başka bir konu.
Mahir mi ezik? Asla! Gayet kendinden emin, kendine güvenen bir kişilik. Feride mi bunu o na hissettirdi? Hiç bir zaman! Salih zaman'ından beri bu böyle. Feride "biz ayrı dünyalardanız" diye düşünmez, Mahir'in de "o kim ben kim" gibi düşünceler aklının ucundan geçmez. Mahir Feride'yi kendi istediyi yere götürür, Feride de seve-seve gider. Feride'nin seçtiği yerlere de Mahir çekinmeden etmeden gider. "Hesabı kim öder" konusu gergin değilde eğlenceli romantik sahnelere sebep olur. Mahir Feride'nin evinde rahatsız olmaz, Feride Mahir'in. Bu müthiş bir şey değilmi?
Yani insan unutuyor bile bu statü farkını, her anlamda şahane olan bu aşkı (hikaye + oyuncuların bu görsel ve kimya olarak uyumu/güzelliği) izlerken.
Hep böyle oldu, hep böyle olsun!
Artık kusuruma bakmayın bu konu üzerine çok uzun yazdım, ama bu sıkıcı klişenin bu aşkta olmaması beni gerçekten sevindiren bir durum :) Olmasın da...
Sağlıcakla kalın...
Yureginize kaleminize sağlık enfes olmuş size yakisani yazmışsınız yine
Gerçekten çok güzel okurken çok duygulandım.Elinize Kaleminize sağlık.iyi ki varsınız Sizi ve Karadayı ailesini çok seviyorum.:)
Selam karadayıcılar. Yazı çok güzel olmuş elinize sağlık.Evet ilkler bizim dizimizde yaşandı.Bir ilk de bizim büyük güzel karadayı ailemiz oldu.İyiki varsınız iyiki siİn gibi güzel insanları tanımışım
Bence de iyi ki yazıldı ve çekildi. Çok güzel, klişelerden uzak bir aşk ve sevgi dolu bir aile var bu dizide. Elinize sağlık siz de çok güzel anlatmışsınız . Kaleminize sağlık
Kaleminize sağlik. O kadar güzel anlatmışsınız ki içimizdeki karadayı yı, donup dolaşip okuyorum. Karadayı bizler için işte olması gereken bu dediğimiz tüm duyguların bir bileşkesi. Tadını bildigimiz ama tarifini yapamadıgimız tum hayallerin tek bir tualde resmedilmiş hali. Deneyimlemekten aramaktan asla vazgeçmememiz gerektiğini seslenen tüm kalp atışlarımızin toplamı. Biliyoruz o sadece bir dizi.. Biliyoruz o fevkalade iki hayal gucunun birleşmesinden dogan bir masal. Fakat biliyor musunuz ki masal oldugunun bilinmesine ragmen kaç ruha dokunuşlarıyla yeniden gülumseme komutu verdi? Karadayı ruhumuzda devrimler yasatan, neden olmasın dedirten binlerce kişinin sessizce birbirini buldugu bir günlük gibi. Öyle ki, hepimizin gizlice yazdigi ama dillendirmeye çekinir hale geldigi duygulari sihirli bir dokunuşla tutup çikaran bir guç gibi. Bu nedenlerle sevgili Eylem Canpolat ve sevgili Sema Ergenekon; karadayı biziz, biz de karadayı yız yuksek musadelerinizle.. :) ilk blog yazimiz şahane olmus.
Buradaki ve twitterdaki tüm güzel yorumlar için çok teşekkürler.;) İnşallah hep beraber güzel paylaşımlarda bulunacağız.
Yorum Gönder