"Gözlerinde aşkı görmek yetmiyor bazen..."


Bu bölüm içinde bu kadardı demek...
Şaşırdım mı? Hayır. Üzüldüm mü? Evet, yine ve yeniden.
Kabul edin bu sezon bir kaç bölüm hariç, 10-15 bölümdür bu ikili arasında bundan (yani bu bölüm, ondan önceki bölüm, ondanda önceki bölüm vs vs).
farklı şeyler izlenilmiyor!
Dolayısıyla bende her defasında aynı şeyleri yazmış oluyorum, emeğe saygısızlık etmiş
gibi hissediyorum ama...gerçekten 2 saatlik bölümde sürekli kabadayı sahneleri, doyasıya klişeler arasında 3-5 dk. "bu" gibi renksiz, sürekli tekrarlanan replik ve kareler ile MF sahnesi olan bir dizi alıştığımız sevdiğimiz Karadayı mı? Karadayı bir mafya dizisi değildi, olmamalıydı!! Ayrıcalığını kaybetmemeliydi.

Ve de lütfen bu şartlarda başka türlü sahne olamazdı demeğin, rica ediyorum. Geriye dönüp baktığımızda her türlü şartlarda her türlü sahneler olabiliyordu. Zaten bunun için bu kadar sevilmiyormuydu? Hep gururla Karadayı her şeyi ile farklı eşi benzeri yok demiyor muyduk? Aşkı yaşayış şekli, romantizmi, tutkusu ayrıcalıklı değilmiydi? Nerde bu sezon bu aşkı dibine kadar hissettiren senaristler, Mahir, nerde? :)) Romantizmi, tutkuyu geçtim kavgalarında bile içleri titreten heyecanlandıran o çift nerde? 28.bölüm Kostas'ın evindeki tartışma sahnesi gibi...Ne demişti orda Feride "Aşkta kaybolmak yetmiyor bazen...Gözlerinde aşkı görmek de yetmiyor...". Evet,  sürekli aşk sözlerini söylemek an'a büyüğü kazandırmaya da yetmiyor...Oyuncuların harika uyumu ve oyunculuğu da...

Deniz...İşte beni bu gece asıl üzen bir nokta... Herzamanki gibi çok güzel bir sahnede dile getirmişti Mahir çocuk konusunu, "kızımız olsun ismin Deniz koyalım" diye. Ve de sürekli açılıyordu bu konu. Ve bizlerde hep heyecanlanıyırduk, bekliyorduk o anı. Hatırlayalım, hep "Mahir ile Feride'nin bebişleri en güzelinden en özelinden olan sahne sonucu gelicek" demiyormuyduk? Böylesi klişe, onlarca dizilerde aynı şekilde olan hamilelik olayı yakıştı mı bu ikiliye? Aslında belli bir gidişattan sonra belliydi buna benzer bir şeyin olacağı...bu sezon hep böyle, hep bir hayal kırıklığı. Bir alışsam fevkalade olacak ama olmuyor alışılmıyor. Hele eski bölümler yine ve yeniden izlenince...

Ve de hani son zamanlar her şeye rağmen hep o mahkeme sahnesi sonrası her şey düzelecek umudu heyecanı vardı ya? ve şaka da olsa doğum günü sürprizi/tatil/19 bölüm tadında bir bölüm vb dileği? Bizlerin tag yapıp senaristlere bulunduğumuz bir sürü istekler?  Ve 2.sezon finalinden sonra hayalini kurduğumuz muhteşem barışma sahnesi vardı, hani şu dizi tarihine girecek olan? İşte bu bölüm hamilelik olayından sonra o umut da uçup gitti.  Barışma olacak evet ama aynen bu sezon izlenilen MahirFeride sahneleri tadında. Bundan sonraki tüm sahnelerde öyle... Dizi bitiyor ve artık ortaya fevkalade sahneler çıkarma çabası da yok. Olmayacak ta. "Ne de olsa bitiyor, bu da kafi" mantığı çünkü...
Böyle eminlikle konuşmam yanlış belki, belkide yanılırım (bu yazı burda dursun her ihtimal:)) ) ama biten giden 25-e kadar bölüm (az değil koca sezonun yarısından çoğu...düzelir daha zaman var derken hemde...) bu eminliği veriyor. Bu MahirFeride o MahirFeride değil olamıyor eminliğini.
Ve sözünü ettiğim sadece bu ikili, öbür karakterlerin geldiği halden bahsetmiyorum bile.

Kısacası 3.sezona dönüp baktığımda "iyikide 3.sezon olmuş yoksa bu sahneyi izlemezdik" dediğim tek sahne yok! Halbuki 3.sezon en sevinenlerden, son sahne ile en heyecanlananlardan biriydim...
Bunlar hepsi sadece benim algılarım tabiki, belkide ben yanlış algılıyorum her şeyi, olabilir (ve galiba öyle:)) ). Ama yinede son bir kaç hafta nostalji sonucu geçmiş sezonlardan yapılan ve sevgili @MahirFerideFans sayfasında bulunan türlü güzel çalışmalara birdaha bakmaya davet ediyorum ;)

Altını birdaha çizmek isterim ki, tüm bu yazdıklarım asla emeğe saygısızlık gibi algılansın istemem. Ve de biliyorum son zamanlar öyle görünsede her defasında boşuna eleştirileri de yağdırmayı sevmem, gerçekten :)) Ve de 100.bölüm coşkusu öncesi böyle bir şey yazmayı hiç istemezdim ama söz bu son, birdahaki yazım tüm yukarda yazdıklarımda yanılırsam, o vakit olur ;) Sadece üst üste hayal kırıklıkları, ve de hamilelik olayı adına tamamen yere çakılma olunca böyle olmuş oldu, kusura bakmayın lütfen.
Herkesin emeğine saygım büyüktür, ilk 2 sezon kıymetsiz...

Yeterki hayal kırıklığına uğratan sadece diziler olsun bu hayatta...dileği ile ;)

"100. Bölüm" adına İsteklerimiz Beklentilerimiz…


 “sen yanmasan ben yanmasam biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…”


Daha dün gibi her şey…

1. Bölüm 8/10/2012 Pazartesi - 100. Bölüm 02/03/2015 Pazartesi

8/10/2012 tarihi pazartesi günü hayatlarımıza girdi Karadayı…Kim derdi ki bu giriş öyle bir giriş olacak ki Karadayı bir diziden çok daha ötesi olacak bizler için…Ve kim düşünebilirdi ki hayatlarımızın önemli bir parçası olacak Karadayı…Bizler için ; adalet olacak sevda olacak umut olacak sevgi olacak mutluluk olacak gurur olacak birlik olacak aile olacak…Kim düşünebilirdi ki…

Ve 11 gün sonra öyle her diziye kolay kolay nasip olmayacak 100. bölümü yani dalya bölümünü izleyeceğiz.Ve bu dönem zarfında alınan 59 ödül var…Ve Karadayı 3 yıldır her konuda zirvede oldu, oluyor, olmaya devam edecek…

Hep diyoruz ya bu tüm bu başarılar doğru hikayenin doğru kişilerin doğru zamanda doğru yerde buluşmasıyla , bu kişilerin "bir" olabilmesiyle gerçekleşti.

Ve bizler yani tutkuyla dizimize , dizimizde ki sevda hikayesine bağlı olan ve a dan z ye tüm ekibi seven, onlarla gurur duyan, her daim destekleyen bizler…Yani Karadayı izleyicileri…Bizlerin sizlerden istekleri var...100. Bölüm adına…

  • 100. bölüme özel oyuncularımızla, senaristlerimizle, yönetmenlerimizle tüm ekiple röportajlar yapılmasını , tüm ekibin - ayrıca özellikle Kenan İmirzalıoğlu&Bergüzar Korel’in birlikte-  fotoğraflarını  bir gazetenin hafta sonu ekinde görmek istiyoruz.
  • 100. bölüme  özel Karadayı'nın çekimler esnasında  kamera arkasındaki komik görüntülerini, çekim hatalarını görmek istiyoruz.
  • 100. bölüme özel tüm ekibin  ve ayrı olarak Kenan İmirzalıoğlu&Bergüzar Korel’in birlikte afişlerini, promosyon resimlerini görmek istiyoruz.
  • 100. bölüme özel çokça Mahir ile Feride set resimleri görmek istiyoruz.
  • 100. bölüme özel kurgu tarihinin sevda hikayesi olan Mahir ile Feride hikayesinin şarkısına klip istiyoruz.
  • 100. bölüme özel en bölümlerden en sahnelerden en anlardan en repliklerden resimler eşliğinde 100 tane olacak şekilde “en”ler listesi oluşturulmasını istiyoruz.
  • 100. bölümün yayınlanacağı akşam gün boyunca tüm Karadayı ekibi ile iletişimde olup heyecanımızı paylaşmak istiyoruz.
  • 100. bölüme özel senaristlerimizle oyuncularımızla Karadayı ailesinden twitterda buluşabileceğimiz herkes ile dünyanın dört bir yanından Karadayı izleyicileri ile bir kutlama yapmak istiyoruz.(Bu tarih bizlerin Karadayı 100. bölümüne özel yapacağı TT organizasyonunun olacağı 01.03.2015 tarihinde olabilir mesela…)
  • 100. bölüme özel oyuncularımızın senaristlerimizin yönetmenlerimizin tüm ekibin biz izleyenlere özel bir video ile seslenişini görmek istiyoruz.
  • 100. bölüme özel ATV’den Ay Yapım’dan bağımsız özel tanıtımlar istiyoruz.Bekliyoruz.
  • 100. bölüme özel 100. bölümü birlikte izlerken tüm ekipten ve Kenan İmirzalıoğlu&Bergüzar Korel'den resimler ve selfie istiyoruz.Bekliyoruz.Hem de çokça…
  • 100. bölüme özel Karadayı ekibini , Kenan İmirzalıoğlu&Bergüzar Korel’i TV de bir programda görmek istiyoruz.
  • 100. bölüme özel tüm ekibin Karadayı hakkında birbirleri hakkında düşüncelerini duymak istiyoruz. ;)
  • 100. bölüme özel 100. bölüm için hazırlanan afişlerin promosyon resimlerinin imzalanarak satışa sunulmasını ve gelirin bir vakıfa bağışlanmasını istiyoruz.

Ve en önemlisi…
  • 100.  bölüme özel , titizlikle hazırlanmış seyirciyi etkileyecek sinema tanıtımları tadında, kalitesinde teaserlar, fragmanlar tanıtımlar istiyoruz.En az 3 tane…Ve fragmanlardan birisinin mutlaka Mahir ile Feride fragmanı olmasını istiyoruz.


Bunlar 100. Bölüm adına biz izleyicilerin sizlerden istekleri…Bizler iyi günde kötü günde hep sizlerle olduk, olacağız…Daha nice bölümlere…Nice başarılara…


Başarılarımızla sevgimizle saygımızla ; “bir” olabilmemiz daim olsun!



“en son umut ölür bu hayatta…”


Sevgiler
Karadayı İzleyicileri


97 bölümü ben yazsam...

97 bölümü bir de ben yazsam dedim ama 96 den başlasam...Daha doğrusu Turgut'la başlasam dedim...

Feride adliye koridorlarında Turgut'u gördüğü zaman ki şoktan sonra, Turgut'u gördüğüne emin olmak için gittiği yerde de Turgut'u gördükten sonra karşısındakinin Turgut olduğunu anladı.Turgut'un ona verdiği dosyayı alıp içindekileri okuduktan sonra Yasin'e ve Mahir'e telefon ederek konuşmaları gerektiğini söyler, üçü evlerinde buluşurlar ya da başka bir yerde.Feride olanları anlatır ve dosyayı ortaya koyar. Tabi hepsi şok olurlar ama onlarda Turgut'un yasadığını öğrenirler.Ellerindeki dosya da hayal değildir tabi.Üstelik Feride'de den şüpheye düşecek değiller.Soru ?Ne yapacakları...Mahir'in Seyit'i öldürdüğü biliniyor bir suç duyurusu yapılmalı mı yoksa Seyit bunu hak etmiş miydi?Ama esas soru Turgut bu dosyaya nasıl sahip oldu ve nasıl hayatta kaldı?Keşke böyle olsaydı...O zaman Mahir, can düşmanının hayatta olduğunu, içinde kendi kendinle vicdan muhasebesini yaparken yetmezmiş gibi Feride ile yaşadığı o kahredici ithamlardan, yine hapse girme tasasından, karşısındakinin Feride olduğu için kaderini kabul etmişken son anda Feride'nin onu anlamış olmasından tam da rahatlamışken, karakol koridorlarında, apansızın öğrenmek zorunda kalmazdı...

Feride, Mahir'e değil ama babasına telefon ederek onu da istemeden de olsa Karakola davet etmemiş olsaydı bütün bu şaşkınlığın üzerine birde Mehmet Zalim gelip Mahir'i böcek gibi ezmeseydi.Nazif baba, Orhan'ın dediğinde var bir terslik ama ne ?Mahir kardeşini vurur mu ?diye sorsaydı.Kendine de...Karakol koridorlarında bir de o hücum etmeseydi Mahir'e...Bütün bu araştırma faslını sakin sakin ve el ele yapsaydılar...Ve adalet yetmediği için deliller Turgut'u serbest bıraktığında öfke ve çaresizlikten çıldırmış Mahir'i yine Turgut için gittikleri o hastane koridorlarında olduğu gibi içinde top tüfek atan Mahiri "beni kıskanman çok hoşuma gidiyor..." diyerek kediye döndüren bir Feride olabilseydi,..Ona dokunabilseydi,Onu rahatlatacak bir kaç söz bulabilseydi.Bu Feride'ye yapılan bir itham değil yalnış anlaşılmasın...Keşke.öyle bir ortam olabilseydi...Keşke...

Ben 97. bölümü daha başından sonuna kadar izlemedim, itiraf edeyim.Sinir sistemin izin vermedi daha ama neler dönmüş anladım.Size "teessüflerimi" iletirim sayın ortişler...Mahir'e resmen işkence yaptırdınız...Olmadı...Tıpkı adamın karnına asit döktüğü gibi...Olmadı...Turgut'un dayak yemesini ben de çok istedim ama böyle değil.Elleri bağlanmış çaresiz otururken değil..Mahir'i bir av hayvanı gibi bir köşeden diğerine atarak ve her defasında yolunu keserek çileden çıkartırsanız o da, o hayranı olduğumuz ince zekasını , akıl ve mantığını ve hatta "hissen kalben vuku.."yu unutur ve geri döner üzerine atlar avcıların...Aynı avlanan hayvanın yapacağı gibi...

Bazen....

Hatırlıyor musun kim olduğunu
Hala hissedebiliyor musun?
Ne zamandır farkında mısın yokluğunun
Arasan bulur musun kaybolduğun yerleri


Diye başlıyor Nev'in bu, dinleyende farkındalık yaratan muhteşem sözlere sahip güzel şarkısı... 

"Bazen..." adı.. 

Farkındalık diyorum çünkü koşuşturup dururken "farkedemiyoruz" dip vurgunlarımızı... 

Ömrümüzden çalınanları... Dayatılanları... 

Halbuki nasıl devam ediyor şarkı bilen bilir;

Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında 
Boğazında yıllanır bir düğüm
Umrunda mı zamanın senin küskünlüğün...

"Umrunda mı zamanın senin küskünlüğün..." ... Öyle bir noktaya geldi ki herkes, yan yana yürürken birden karşı karşıya geliyorsun can yoldaşınla, sevdanla... Mahir ve Feride gibi... Öyle bir ders var ki bu durumun altında... Bir ses vardır çözer her şeyi yasaktır ama duyamazsın... İşte Feride de Mahir de kendi ıssız sokaklarında sendelemeye başlıyor artık ruhlarının yorgunluklarından... O ses kendilerinde saklı ama o boğazda yıllanan düğüm yok mu....

Artık aşkın çok farklı bir boyutuna geçiş yaptık onlarla. Acı değil bu.. Öfke hiç değil.. Kahramanlarının bile küllendiğini sandığı bir uyku dönemi bu. Tenin altından yürümezse ruhunuzun arşına doğru,  kara sular basar ruhunuzun dehlizlerini siz anlamazsınız bile...

Ben bu halini daha çok sevdim Mahir ve Feride'nin. Daha elle tutulur hale geldiler. Daha bize yakın ve bence daha güçlüler şimdi. Lakin sağduyu kaybedildikçe, öfke güçlendikçe yanlışlar yaptırır ya insana... Ama hatasıyla doğrusuyla, sevabıyla günahıyla bize anlatılan da bu değil mi zaten. Zaaflarına yenik düşen öfkesinin kontrolünü kaybeden iki cesur yürek olabiliyorlarmış demek!

En başından beri şunu savundum; Feride duygularına yenik düşmeyip o dilekçeyi vermiş olsaydı savcıya Turgut ve planları olmayacaktı şimdi. İşte aşk bu! Yanlışı bile doğru diye yaptırır insana. Eğer olur da Mahir kendisine verilen bu krediyi boşuna kullanıp yeniden aynı hatayı yaparsa ancak o zaman anlayacak Feride de ne kadar yanlış yaptığını. 

Yani demem o ki insan yaşayarak öğreniyor her şeyi. Hatalardır bizi biz yapan, şekillendiren, demleyen... Acı çekmeyen insan biraz eksiktir.. Lakin aynı hata yeniden yapılmadığı müddetçe insana değer katar... Bunu da unutmamak gerekir.

Korkarım ki Feride ve Mahir ciddi bir şekilde karşı karşıya kalacaklar...

Herkesi farklı etkiliyor yaşanılanlar ve aşk her atmosferde hayat bulmaya devam ediyor. Kızamıyorum ne İlknur'a ne Songül'e. Bilemez ki insan başına gelmeden yanmadan yaşamadan yaşatmadan bazı şeyleri... İlknur da yaşayarak öğrenecek... Songül de... Her seçimimiz doğru olmayabilir. Dürüst olmak önemlidir bu durumlarda. Ama en çok da kendine dürüst davranmalıdır insan. Niye yanlışlarla devam etsin ki insan?

Ömrümüz küsmek ve pişmanlıkarla geçip gidiyor... Bazıları ve onunla yaşadıkları geri gelmiyor ama... Bir bilsek yaşamın sonsuz olmadığını aşkın ne nazlı olduğunu bu kadar hoyratça davranabilir miydik acaba? 

Lakin "umurunda mı zamanın senin küskünlüğün..." 

Bence gardımızı alalım arkadaşlar. Denizde fırtına kopmak üzere....