97 bölümü ben yazsam...

97 bölümü bir de ben yazsam dedim ama 96 den başlasam...Daha doğrusu Turgut'la başlasam dedim...

Feride adliye koridorlarında Turgut'u gördüğü zaman ki şoktan sonra, Turgut'u gördüğüne emin olmak için gittiği yerde de Turgut'u gördükten sonra karşısındakinin Turgut olduğunu anladı.Turgut'un ona verdiği dosyayı alıp içindekileri okuduktan sonra Yasin'e ve Mahir'e telefon ederek konuşmaları gerektiğini söyler, üçü evlerinde buluşurlar ya da başka bir yerde.Feride olanları anlatır ve dosyayı ortaya koyar. Tabi hepsi şok olurlar ama onlarda Turgut'un yasadığını öğrenirler.Ellerindeki dosya da hayal değildir tabi.Üstelik Feride'de den şüpheye düşecek değiller.Soru ?Ne yapacakları...Mahir'in Seyit'i öldürdüğü biliniyor bir suç duyurusu yapılmalı mı yoksa Seyit bunu hak etmiş miydi?Ama esas soru Turgut bu dosyaya nasıl sahip oldu ve nasıl hayatta kaldı?Keşke böyle olsaydı...O zaman Mahir, can düşmanının hayatta olduğunu, içinde kendi kendinle vicdan muhasebesini yaparken yetmezmiş gibi Feride ile yaşadığı o kahredici ithamlardan, yine hapse girme tasasından, karşısındakinin Feride olduğu için kaderini kabul etmişken son anda Feride'nin onu anlamış olmasından tam da rahatlamışken, karakol koridorlarında, apansızın öğrenmek zorunda kalmazdı...

Feride, Mahir'e değil ama babasına telefon ederek onu da istemeden de olsa Karakola davet etmemiş olsaydı bütün bu şaşkınlığın üzerine birde Mehmet Zalim gelip Mahir'i böcek gibi ezmeseydi.Nazif baba, Orhan'ın dediğinde var bir terslik ama ne ?Mahir kardeşini vurur mu ?diye sorsaydı.Kendine de...Karakol koridorlarında bir de o hücum etmeseydi Mahir'e...Bütün bu araştırma faslını sakin sakin ve el ele yapsaydılar...Ve adalet yetmediği için deliller Turgut'u serbest bıraktığında öfke ve çaresizlikten çıldırmış Mahir'i yine Turgut için gittikleri o hastane koridorlarında olduğu gibi içinde top tüfek atan Mahiri "beni kıskanman çok hoşuma gidiyor..." diyerek kediye döndüren bir Feride olabilseydi,..Ona dokunabilseydi,Onu rahatlatacak bir kaç söz bulabilseydi.Bu Feride'ye yapılan bir itham değil yalnış anlaşılmasın...Keşke.öyle bir ortam olabilseydi...Keşke...

Ben 97. bölümü daha başından sonuna kadar izlemedim, itiraf edeyim.Sinir sistemin izin vermedi daha ama neler dönmüş anladım.Size "teessüflerimi" iletirim sayın ortişler...Mahir'e resmen işkence yaptırdınız...Olmadı...Tıpkı adamın karnına asit döktüğü gibi...Olmadı...Turgut'un dayak yemesini ben de çok istedim ama böyle değil.Elleri bağlanmış çaresiz otururken değil..Mahir'i bir av hayvanı gibi bir köşeden diğerine atarak ve her defasında yolunu keserek çileden çıkartırsanız o da, o hayranı olduğumuz ince zekasını , akıl ve mantığını ve hatta "hissen kalben vuku.."yu unutur ve geri döner üzerine atlar avcıların...Aynı avlanan hayvanın yapacağı gibi...

0 yorum:

Yorum Gönder