89. Bölümün "En"leri!

3 .Sezonun "en" bölümlerinden birisinin "en"lerini yazmazsak olmazdı yani...

En aşk dolu bölüm : 89. Bölüm
En güzel sahne "görsel ve duygusal" olarak : Feride ve Mahirin boş depo gibi yerdeki sahneleri
En ekmek gibi, su gibi sevdiğine ihtiyacı olan : Mahir
En güzel uyuyan Mahir'i, en güzel uyandıran güzeller güzeli : Feride'miz J
Sevdiğini en güzel yatağa çeken : Mahir
En Feride'sine doyamayan, durmak bilmeyen aşık :  Mahir
En güzel mandalina yiyen : Mahir ve Feride
En aşık, beğeni bakışları fırlatan Feride'sine : Mahir
En güzel çay demleyip sevdiğine en güzel kahvaltıyı hazırlayan : Feride
En Feride'sinin boynunun müptelası olan :  Mahir J
Yine en fena : Feride
En alnında Feride'nin Mahir, Mahir'in Feride yazgısı yazan ; en sevimli , en aşık, en sempatik çift : Mahir ile Feride
En üşüyen ve sevdiğinin sıcaklığını isteyen : Mahir
En sevdiğine destek olan, anlayışla karşılayıp sevmediği, tehlikeli gördüğü Belgin ile görüşmesine onay veren : can Feride'miz
En meraklı, istekli Mahir'in evine gitmek can atan : Belgin J
En zehir hafiye :  Feride'm (ama en güvenli yerde emniyet müdürünün evinde J)
En can kardeş :  Orhan (hayret bunu yazacağım aklıma gelmezdi J)
En IQ su ortalarda : Seyis ve Sosyetik Yusuf J (Cemal ve Nail'in yerlerde)
En hasret dolu, Mahir'ine sarılmamak için kendini zor tutan baba : Nazif baba
En acımasız,nefret dolu baba, eş : Mehmet Saim..
En kızına yardım olmaya çalışan, Mahir'le barıştığına sevinen anne : Kerime  
En Mahir'in gıcık olduğu kişi : Necdet Güney J
En sahnelerle en mutlu olan : Karadayı Fertleri
En romantik senaristler : Bizim Ortişler
İzleyicisine en görsel, duygusal şölen yaşatan yönetmenler : Bizim yönetmenler
En liste katkılarınızla uzayabilir...

Bu "en" bölüm için ;  sevgili oyuncularımız, yönetmenlerimiz, senaristlerimiz ve tüm ekibe gönül dolusu teşekkürler!

(via :  )

Not : Sevgili s fevkalade bir "en" listesi hazırlamış.Biz bayıldık "en"lerine...Kaleminize yüreğinize sağlık!

Happy Birthday! :)

Merhabalar!! :)

Öncelikle...ben sosyal paylaşım sitelerini pek sevmem, hele ki Twetter'i.Twitter hesabımı geçen sene açtım (tarihini net olarak hatırlayamıyorum ama galiba bizim dizinin "Bünmayin" bölümlerine denk geliyordu :)) ) ve tek sebebi Karadyı ailesidir, yani MahirFerideFans hesabı. Karşıma çıkmıştı bir keresinde paylaşımlar, "ne güzel benimle aynı düşüncede olan bunca insan var" diye düşünmüştüm (ve de MahirFeride çalışmalarınızı çook sevmiştim ;) ). Ve kısa zaman içinde en çok uğradığım app'lar listesinde ilk sıralarda yerini aldı. Ve de tek pişmanlığım - keşke daha önce tanısaydım Karadayı ailesini (ama yinede zararın neresinden dönsen kardır, değil mi?:) ).
Demem o ki : doğum günün (müz) kutlu olsun sevgili MahirFerideFans! Daha nice güzel paylaşımlara (şimdiden finali düşünmek dahi istemiyorum, çok kötü oluyorum çünkü)... Ve de bazen (belkide sıkça) sabırsız, pesimist mesajlarda bulup bunalımlara sürükleye bildiğimi de biliyorum, kusura bakmayın :) Dediğim gibi psikoterapi izni sertifikası almanız yakındır ;)))

Ve de asıl doğum günü sürprizi senaristler tarafından gelmiş oldu. Bir Pazartesi... bir Karadayı bölümü...Ve böyle bir bölüm!! Uzun-uzuuun zamanın (yaz tatilllerini de sayarsak) en güzel, tatlı, samimi MahirFeride sahneleri içeren!! Çok güzel oldu bu tesadüf, çok!

"Mahir ile Feride" Şarkısı

"Mahir ile Feride" Şarkısı

-SEVİŞMEK SÖZ VERMEKTİR-
Güfte&Beste: Canan Orcan
Yorumcu: Canan Orcan




                                        

Mahir&Feride'nin bir şarkısı olmalı diyorduk ya hep :)

Merhaba Karadayı Ailesi,
Dizimiz başladığından itibaren kendi çapında bir şeyler icra etmeye çalışan bir Udî ve acemi bir müzisyen olarak, dizi içerisinde kullanılan her türlü saz eseri, şarkı, türkü, uvertür ne varsa hepsiyle yakından âlâkâdârım ve hepsini tıpkı sizler gibi -hatta sizlerden de öte olabilir- yakın markaja almış durumdayım.  Tam da bir şarkı da ben yapsam Mahir ile Feride'ye nasıl olur diye düşündüğüm sıralarda Fan Klübümüzün bu işi dillendirdiğine şahit oldum. Madem dile getirildi, senaristlerimiz ve Toygar Işıklı Bey'den de ses çıkmıyor, ha gayret dedim kendime. Gayri resmi :) senaristimiz ve bazı bazı şarkı aranje eden ve şarkı sözleri yazan Eylem Demir ile, kendileri güfteyi yazsın ben de besteleyip, söyleyeyim diye paslaşmayı düşünürken, ansızın ilham geliverdi. Kimden derseniz tabi ki aşkın piri olan özellikle Feride (altını çizmekte fayda var) ve Mahir'den. Bu aşkın mimarları olan senaristlerimiz Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon Hanımlardan. Ve tabi ki bu aşkı iliklerimize kadar işleten, kurgu tarihinin en uyumlu çifti biricik Feride'miz Bergüzar Korel ve gözü kara gönlü bembeyaz Mahir'imiz Kenan İmirzalıoğlu'ndan. (Bizce en uyumlusu demedim dikkat ederseniz çünkü Mahir&Feride aşkının bizcesi olmaz. Onlar evrensel aşk normlarını yıktılar zira :) Romeo&Juliet'miş Leyla&Mecnun'muş tırıvırı onlar. Yalan sayar, kâle almayız :) Tek dileğim; aman sonları onlara benzemesin.) Güfteyi yazmaya başladım. Sonrasında senaristlerimizin Feride ile Mahir'e bir şarkı çalışmasının olduğunu ve yakın zamanda bizimle paylaşılacağını açıklayan tweetini gördüm. O sıralarda güftesini tamamlamış ve besteyi şekillendirmeye başlamıştım bile. Ve en nihayetinde amatörce kaydını da bitirip son şeklini vermiş durumdayım naçizane. Heyecanımdan yerimde duramadım ve sözleri gecenin bu saatinde buradan sizlerle paylaşmaya karar verdim. Adım hıdır, elimden gelen budur:

         -SEVİŞMEK SÖZ VERMEKTİR-

FERİDE: (Aşk ve Teslimiyet)
Bıraktığımda yüreğimi avuçlarının arasına,
Bilemedim saklandığını bir yalanın ardına.

Gözlerinde kayboldum sözlerinle huzur buldum.

Sevda rüzgârı esti aşkına ben teslim oldum.
                               *   *   *
Sevişmek söz vermektir deyiverdin usulca,
Öpüşmek mühürmüş meğer iki kalbin arasında.

MAHİR: (Aşk ve Istırap)
Dokunamazdım yüreğine dalsam da gözlerine.

Parlayan bir güneştin sen karanlığın pençesinde.

Gözlerine hapsoldum aşkının esiri oldum.
Ahu gözlerine daldım hakikatten sıyrıldım.
                               *   *   *

Sevişmek söz vermektir deyiverdim usulca,
Sen kefilmişsin meğer iki kalbin arasında.

FERİDE: (Aşk ve Hakikat)
Yok saydığımda sevgini, aşkla bakan gözlerini,
Hissetmiştim ellerimde delice çarpan kalbini.

Artık aşktan kaçamazdım sensiz de olamazdım.

Kalemini kırsam bile, yüreğimde asamazdım.

                        *   *   *

Sevişmek söz vermektir deyiverdin usulca,
Öpüşmek mühürmüş meğer iki kalbin arasında.


MAHİR: (Aşk ve Hasret)
Unutamazdım artık seni soluduğum nefesini.
İmkânsızım olsan da duydum kalbinin sesini.

Kadınımsın sen benim ömrümü vereceğim.

İlk ve tek sevdam sensin, senin olmaktı dileğim.

                        *   *   *

Sevişmek söz vermektir deyiverdim usulca,

Sen kefilmişsin meğer iki kalbin arasında.

Güfte&Beste: Canan Orcan
Yorumcu: Canan Orcan

--------------------------------------------------------
Not: Bugün akşam olmadan şarkıyı da paylaşacağım.

En derin saygı ve sevgilerimle... Aşk ile (M&F) kalınız.


Canan Orcan

ŞİMDİ DAHA YÜKSEK SESLE KARADAYI

ŞİMDİ DAHA YÜKSEK SESLE KARADAYI

8 Ekim 2012 tarihinden itibaren Türk televizyon tarihi efsane bir dizinin başlangıcı oldu.Öyle bir kazındı ki bu tarih gönüllere yüreklere televizyon dünyasına değişmez ve değiştirmeye de kimsenin gücü yetmez.Öncelikle biraz son dönemde eleştiri yapanlardanım dizimize dair.Karadayı öyle bir hayatımın parçası oldu ki söylenmem çok sevmemden çok sahiplenmemdir.

Evet bugüne kadar o kadar güzel sahneler izledik ki o kadar en dediğimiz sahneler oldu ki şu an bile diğer dizilerde olmayan güzel sahneleri izlememize rağmen eleştiriyoruz.Mahir’in çamura batmış eli kanlı vicdansız adamlarla bir arada olması canımı sıkıyordu.Gelen fragmanla derinden bir ohhh çektim.Belgin konusu hala ben bu durumdan rahatsızım ama Mahir gereken tavrı Feride’ye söz verdiği için göstermeye başladı.Ama artık Memet Saimin’de işleri  çarşafa dolansın rast gitmesin.Hemen bir anda pat diye öğrenemez Mahir ama adım adım yaklaşsın Memet Saim korksun biraz da.Adam da nasıl bir şans varsa duyulmaması gerekenleri şıp diye duyuyor hele de Mahirle ilgiliLYani artık biraz da iyiler adına gelişmeler olsun ve aksiyon  gelsin biraz da.Mahir ve Feride sevdasında da malasef bir şeyler eksiliyor gibi.Ama umutla heyecanla bekliyoruz yine en sahneleri izleyeceğimize eminim.

Karadayı sevdamız gönül bağımız güzelliği zaten reytingle ölçülemeyecek kadar büyük bir anlam taşıyor bizler için.Dile kolay 3 sezon 87 hafta zirvede olduğumuzdan biraz reytingimiz düşmüş diye bazıları konuşmuş yazmış çizmiş pek de umrumda değil de tabi ki eleştiri kabulümüzde emeğe de saygısızlık yapılmaz ama. 1.bölümden itibaren neler geldi neler değişti kaç dizi oynadı neler oldu demi.Ama hep zirvede Karadayı var ve hep de öyle olacak.Üstelik aldığımız reyting başka günde yayınlayıp 1.olan dizilerin reytinginden çok da iyi.Emeğe saygı duyanlardanım ama artık anlamak istemeyenlerde anlasın kimse bir Mahir Feride olamaz.Kimse sevdayla adaleti bir arada böyle güzel anlatıp bu kadar güzel canlandıramaz.Kimse bu kadar yüreklere gönüllere kazınamaz.Kimse Nazif Babam kadar güzel şiir okuyamaz.Kimse Kadınım şarkısına bu kadar güzel anlam yükleyemez.Daha neler neler var demi Karadayı ailem siz anladınız beni.’Ben seninle her şeye varım Mahir’ diyen Feride gibi biz de her daim Karadayıylayız.O yüzden diyorum ki ŞİMDİ DAHA YÜKSEK SESLE KARADAYI.Pazartesi KARADAYIDIR ve hep öyle kalacaktır.

Öncelikle konuşmayı severim yazma da iyi değilimdir ama içimden geçenleri dökmek istedim sizlere bir hatam varsa affola.Sevgiler İyi ki varsın KARADAYI iyi ki varsın KARADAYI ailesi.


Melek

Yani diyeceğim o ki bir bölüm nefes aldırıp sonraki bölüm nefesimizi kesmeyin...

Her zaman diyorum.. Karadayı hayatın,Türkiye'nin gerçeklerini en mükemmel şekilde yansıtıyor diye. Adaletsizliği öyle derinden hissettirerek yansıtıyorlar ki bize duygulanıyoruz o da yetmiyor ağlıyoruz. Başka hangi dizide bu tür şeyleri böyle hissettirerek bize aktarmayı başardılar? Cevap veriyorum hiçbirinde... Mesela 87.bölümde Osman'ın başına gelenler... Buna kurgu diyebilir miyiz? Asla. Güçlünün,güçsüzü alt ettiği bu dünyanın adaletsizliğini o kadar şahane yaşattılar ki bize hepimiz ekranlarımızın başında ağladık... Ve 87.bölüm Çetin Tekindor'un bölümüydü. Feride'ye şiir okuduğu sahneden bahsetmek istiyorum biraz da. Harika şiirleri Çetin Tekindor gibi bir ustadan dinlemek bizim en büyük ayrıcalığımız. O kadar şanslıyız ki... Şiir o kadar gerçekti ki.. Yine iliklerimize kadar hissettik o duyguyu. Bir diğer sahne ise Nazif babanın Songül'e vermek için para bulmaya çalışması. En büyük çaresizlik bu değil midir bir baba için? 
Gel gelelim Mahir ve Feride'ye. Mahir'in gerçek suçluyu bulma, adaleti sağlama yolundaki çabalarını haklı buluyoruz. Sonuna kadar destekliyoruz. Lakin bu uğurda babasını,kardeşlerini ve Feride'yi bu kadar çok kendinden mahrum bırakması ne kadar doğru? Nazif babanın kızına vereceği parayı zor bulmasını Mahir nasıl bilmez? Zor durumda olduklarını nasıl görmez? Bizim tanıdığımız Mahir bu mu diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Bizim Mahirimiz bu değil. Yan karakterin Mahir'le sahnesi Feride ve Mahir sahnesinden fazla olur mu hiç? Evet Mahir'in amacına ulaşması için Belgin önemli bir basamak fakat Mahir ve Feride sahnelerini bu kadar silikleştirmeyin. Hele de koskoca bir bölümde 2 dakika sahneleri olacak kadar hiç silikleştirmeyin. Biz 1 dakika da olsa 30 saniye, 20 saniye de olsa Mahir ile Feride'nin öyle güzel sahnelerini izledik ki... Saysak sayfalar sürer. 87.bölümdeki o kısacık sahnelerin bir amacı yoktu. Etkileyici bir yanı yoktu. Yani diyeceğim o ki bir bölüm nefes aldırıp sonraki bölüm nefesimizi kesmeyin...

Elma şekerini çamura düşürmüş çocuk gibiyim...

1 Aralık 2014 'pazartesikaradayıdır' akşamının ertesinden herkese merhaba...

İçim buruk, kırgın, kızgın; içim sitem dolu... 
Tam olarak neye, kime, niçin kırgınım-sitemliyim bilmiyorum aslında. Bildiğim; elindeki elma şekerini çamura düşürmüş çocuk gibiyim...

İlk sezon, büyücek bir forumda kırgınlığımı, kızgınlığımı, aklımdakileri çok daha kolay, çok daha düz ve itiraf etmeliyim ki; çok daha maddesel dile getirirdim... Aslında o eleştrilerim için de pişman değilim çünkü asla saygısızlık yapmadığımı biliyorum, fakat empatiden uzak yazdığımın şimdilerde farkına varıyorum...

İkinci sezon ortalarına doğru senaristlerimizi sosyal medyadan takip edip, yakından tanımaya başladıkça ve hayata dair paylaşımlarına şahit olunca, onları çokça kendimden gördüm... Dünya görüşleri, düşünce yapıları, yaşam mücadeleleri, içten ve samimi paylaşımları, saygıyla yaklaşan herkese kapılarının açık olduğunu hissettirmeleri, doğrusu bakış açımı değiştirdi...Ve dolayısıyla sundukları emeklerine kendi emeğim gözüyle bakmaya başladım... Daha ılımlı, daha olağan, daha hoşgörülü yaklaşır buldum kendimi... Tanışmadan anlamak bu olsa gerek!

Bu sebeplerle, üç yıldır gönül vererek izlediğim 'Karadayı' sunumlarını-  az beğendiklerimi dahi çok beğendiklerime ilave ederek hafıza sepetimin ön kısımlarına aldım... Beğenmediklerimi ise dile getirmeden yok saydım, çerez saydım... 

Karadayı dizisini; sekiz yıldır yakından takip ettiğim, çok ama çok sevdiğim Bergüzar Korel için izlemeye başlamıştım... Kenan İmirzalıoğlu'nu ilk kez bu projesinde izliyorum ve çok başarılı buldum... Bergüzar'ımla uyumları ise ekranda görsel şölen niteliğinde... İnsan onları izlerken bakmalara doyamıyor gerçekten... Fanclub'ımızın söylediği gibi 'kurgu tarihinin çifti' oldular... 
Yanı sıra oyunculuk güçleri, uyumları, sahicilikleri tartışılmaz... Karadayı izleyicisini ekranda tutan, zirveden indirmeyen en büyük etkenin de bu olduğu görüşündeyim...

 Emek veren ekipdeki hiç kimseye saygısızlık yapmak istemem, gerçekten doğru herşey- doğru herkes bir araya gelebildiği için 'Karadayı' var ve bizler tabiki bu sebeple izliyoruz ancak herkes de kabul etmeli ki; işin vitrini en cezbedenidir!


Karadayı'ya 3. sezonla devam edileceğini duyduğumda çok sevinmiştim...  Şu an 13. sezonla devam edeceğini duysam eminim yine aynı sevinirim. Çünkü; vazgeçemem, vazgeçemiyorum, Bergüzar'ım var, alıştım, pazartesilerim güzelleşti vs. vs. sebep ne olursa olsun bu diziyi izlemeyi seviyorum hepsi bu...

Ancak bu kadar çok sevmem bile kırgınlığımı, gönül koymamı, sitem etmemi hatta zaman zaman öfkelenmemi engelleyemiyor!!! Çünkü bazen; aldatıldığımı, kandırıldığımı, saf sanıldığımı, zaafımdan yararlanıldığımı, sevgim ve saygım üzerinden kullanıldığımı düşünüyorum... 

Senaryo yazarı olmadığım için gidişata fikir yürütmek haddim olamaz elbette ancak bu işi profosyenelce yapan senaristlerimizin senaryoda giderek ivme kaybettiği eleştirisini yapabilecek dikkatte olduğumu düşünüyorum... 

En hazmedemediğim ise, sağlam karakterlerin çatırdaması... 

Mesela; Mahir karakterinin 2.sezon ortalarından sonra ve 3.sezonda iyice netleşen bir durgunluğu-hissizliği, dikkatsizliği ve sevdiklerine karşı vurdum duymazlığı... Zekasını kullanmaması, sevgisini yeterince göstermemesi gibi... 

Ben artık Mahir karakterini çözemiyorum...  Katili bulup, yetkililere teslim edip cezalandırılmasını mı istiyor? Bulup cezasını kendi kesip öcünü mü almaya çalışıyor? Yani katil olmayı mı hedefledi?
Bunları sevdikleri için yaptığını söylüyor, peki katil olursa sevdikleri ne olacak? Bunları sevdikleri için yapıyorsa sevdiklerini bir kalemde nasıl silebiliyor? Mahir'in açtığı bunca yaralar katillin bulunmasıyla kapanabilecek mi yani? 

Mahir'i izlerken artık kesinlikle Feride'ye olan sevdasının yüceliğini, koruma güdüsünü, yakınlığını, bir olma isteğini, sevgi sıcaklığını gözlerinde göremediğim gibi sözlerinde de duyamıyorum çoğu zaman... 

Feride'yi tayinini isteme aşamasına getirdiği süreçte, Feride'nin yokluğunda, gideceğini öğrendiğinde Feride kadar yıprandığına, üzüldüğüne tanık olamadım mesela... Neden? Tavırları Feride'yi korumaktan ziyade tüm olanlar Feride'nin suçuymuş bu yüzden Feride'ye öfkelenmiş gibiydi! Neden? 
Neden Mahir'in sevgisi farklılaştı?

İşte bu yüzden Mahir'in katili bulmak için çıktığı bu yol sevdikleri için değil, sadece kendi hırsları için olduğunu düşündürtüyor... 
Amacınında, yaptığı iyiliklerinde bir anlamı olmuyor, olamıyor gözümüzde... Başkalarının odununu düşünen adam, kalp krizi geçirmiş babasının ekmek parasını nasıl kazanacağını hiç aklına getirmiyor nedense... 
Ya da Feride'nin karşısına başka bir kadınla dudak dudağa çıkmak Feride'ye karşı bir mahçubiyet, bir özür gerektirmedi... Olayın oluş şeklini bizlerden habersiz anlatmış ve konu bitmiş... Yani herşey gibi geçiştirilmiş!

Feride karakteri en başından beri sevgi yumağı şeklinde işleniyor tamam ama neticede Feride Ağır Ceza Reisi olabilmiş bir kadın!!! Yüreğinin sevgi ve dürüstlük ile dolu olması bu kadar saf, dikkatsiz, 15yaşında ergen modunda olmasını mı gerektiriyor!?! Sürekli ve sadece sevdiğinin peşinde koşan aptal aşık gibi gösterilmesi konumuna aykırı değil mi? O kariyeri elde edebilmiş bir kadında çok çocuksu durmuyor mu bu davranışlar? 

Demem o ki; bu sevda için Feride'nin yaptığı fedakarlıklar hele de Mahir'in son sezondaki davranışlarının karşısında artık inandırıcılıktan uzak ve komik olmaya başladı bence...

Feride ve Mahir karakterinin yıpratılması, detayların göz ardı edilmesi, tanıtılan sevda çizelgesinin hızla ivme kaybetmesi... Ve en önemlisi sevdalarının zedelendirilmesi, dizi üzerinde bizlerinde hevesini köreltti! 

Tüm bunların yanı sıra en fazla öfkelendiğim; Mahir ve Feride'de olması gereken tüm özelliklerin, o adalete aykırı, sevgiye aykırı, insaniyete aykırı, ahlaka ve vicdana aykırı kişi olan Belgin'e verilmesi... En akıllı, en güçlü, en iş bitirici, en uyanık, en baştan çıkarıcı, en göz önünde, en en en kişi olarak haftalardır saatlece gözümüze dayatılması... 

Ve Mahir karakterinin bu kadının karşısında boyun eğen, eyvallahlar içinde gözünü ondan ayıramayan kişi konumunda ona her konuda gebe bırakılması... 

Hani Mahir 'Karadayı' olacaktı? Bu durumda Mahir sadece Belgin'in parmağında oynattığı bir uzun adam konumunda... Üstelik aklı fikri Belgin'in dükkanında kalan, kapısının önünü mekan bellemiş gözünü pencerisinden ve ondan alamayan bir adam gibi... (Sadece kaş çatmakla ters davranmak olmuyor Mahir bey! Önemli olan bakarken gözlerinin taşıdığı anlam!!! Senin bakışlarında "Bakma öyle zor tutuyorum kendimi" ifadesi var! Bunlar ümit veren bakışlar, dikkatli ol!)

Ne yani Belgin acılar içinde büyüdüğü için mi Feride'den daha uyanık, daha zeki? Ya da Feride'nin yüreğinin sevgi dolu olması için aptal, düşünemeyen, zeka seviyesi Belgin'in altında birisi olmasını mı gerektiriyor?


Başka bir gidişatla Feride ve Mahir'de pekala birlikte hareket edebilirlerdi... Belgin'in düzenbazlıklarına boyun eğmeden- zekalarını kullanarak  sırt-sırta omuz-omuza birbirlerinden değil onlardan saklanarak onunla/onlarla başetme çabalarını izleyebilirdik!

Bu saatten sonra kimi hangi zeka seviyesinde yazarsanız yazın karışamayız elbette ama lütfen, çok rica ediyorum neden bu kadar ön plana alındığını bilemeyeceğimiz her şeyiyle abartılı o kadını bizim gözümüze saatlerce dayamayın lütfen!!!  

123 dakikalık 87.bölümün sadece 3-4 dakikasında birlikte  görebildiğimiz Feride&Mahir'in yerine dizinin neredeyse 100 dakikasını kapsayan Belgin hanımı izlemek istemediğimizi unutmamanızı da ayrıca rica ediyoruz... Hele hele Mahir'i sürekli onun yanında izlemek zorunda kalmak daha da yıpratıyor sinirlerimizi... 

Feride Mahir sevdasına gelince; onların sevdası zaten yaralandı, yıprandı ne yapılsa da eskisi gibi olamaz ancak bundan sonra o pek bi kıymetli zeka küpü(!) Belgin hanımla harcadığınız Mahir'i ilk sezonun hatrına gönül işlerine bari bulaştırmayın!! 

Bizlerin gözünde ulvi başlayan bu sevda, bırakın bildiğimiz gibi kalsın! Yanlış anlaşılmalara sebep göstermek için, dizi devamlılığını sürdürebilmek için bile olsa lütfen yapmayın... Lütfen!

Hiç değilse bu sevda daha fazla gönlümüzde ve gözümüzde 'hiç'leşmesin...


Saygı ve sevgilerimle
        İnci Kara
     @1incikara