Ya Sen Söyleyip tamamlayacaksın beni, ya da söylemeyip yarım bırakacaksın her şeyimi!

Kendi kendime bir cümle eksiğim. Onu da ya sen söyleyip tamamlayacaksın beni, ya da söylemeyip yarım bırakacaksın her şeyimi… Fragmandan sonra ilk aklıma gelen cümlelerdi bunlar. Ya tamamlayacaksın beni ya da yarım bırakacaksın her şeyimi… Lakin şunu da unutma bir adım daha atarsan asla bırakmam seni… Sizleri bilemem ama bu fragmanla birlikte farkettim ki, bu dizi benim köreldi dediğim romantik tarafıma keşifler düzenliyor her bölümünde. Sanki bildiği ve ispatlamaya çalıştığı bir gerçek var orada ve bunu bana göstermeye çalışıyor. Sanırım yaşamında büyük ya da küçük olsun bu kıvılcımları hisseden, yaşayan herkes bu yolculukların farkında. Ne güzel bir cümledir “ben senin kalbini duyuyorum”… Ne güzel bir sözdür “biz birbirimize aidiz”… Zaten o kalbin sesini duyamıyorsan yaşadığın aşk değildir. O nedenledir bir ilişkiyi tüketip, sanki hiç yaşamamışçasına bir diğerine koşmak. O kalbin sesini duyup, ritmine ayak uydurabilseydin bu kadar kolay vazgeçip, unutabilir miydin sen bu aşkı? İşte bir adım daha ve işte bir "o adımı atarsan asla bırakmam seni" bakışı daha... Bu kadar görkemli, bu kadar güzel, bu kadar gerçek işte Mahir ve Feride’nin aşkı, sevdası… Tıpkı Frank Sinatra şarkısı gibi.. İzlerken ruhunuz coşuyor, o keşif yollarında kandiller yanıyor… Karanlığınıza ışık doğuyor… Kaşif, siz farkında bile olmadan öyle bir yol alıyor ki içinizde, bir bakmışsınız ruhunuz “My Way” şarkısı ile dans ediyor. İşte bu yüzden çok sevmedik mi biz bu çifti, bu aşkı, bu sevdayı, bu sözleri, bu diziyi? Belki bizlerin bu tutkusu alay konusu oluyordur kimilerinin sohbetlerinde. Belki yazanlar da oynayanlar da şaşırıyorlardır gerçek mi sanıyorlar diye? Hayır efendim. Bizlerin tutkulu olduğu doğrudur, lakin bir masal anlattığınızın da farkındayız çok şükür. Bizim bu diziye olan tutkumuz aslında bu dizinin yaratıcılarının da başarısıdır. Aynayız ve size sizi yansıtıyoruz biz. Öyle güzel bir iş yapıyorsunuz ve bunu bize öyle güzel anlatıyorsunuz ki, gözlerimizden okumak mümkün bu işin sırrını. Yine ve yeniden çok teşekkür ederiz bu güzel hikaye ile dünyamıza dahil olduğunuz için. Farkında olmadan ilham oldunuz yaşamımıza. Artık daha fazla gülüyor, daha fazla gözlerin içine bakıyor, daha cesur davranıyor ve daha net olmamız gerektiğini farkediyoruz sizinle. Daha doğrusu, hal-i hazırda zaten bunları yapıyorduk belki ama karşı tarafta bıraktığımız hissi algılamıyorduk günlük iş temposunu bahane ederek. Daha bu sabah farkettim ki, otobüs şoförüne “günaydın beyefendi” diyerek gülümsemek, otobüsten inerken “güzel bir gün olsun sizin için de hanımefendi” ile anında iade-i ziyarette bulunuyor bizlere. Yani demem o ki, bizler de sizlere gelen iade-i ziyaretleriz aslında. Sen kalbini düzeltirsen dünya değişir değil mi? Siz Karadayı ile öyle güzel dokunuşlar bıraktınız ki bizlerde, o dokunuşlar bizlerin tutkusu olarak geri dönüyor şimdi size. Dizimiz de bir iade-i anlar korosu değil mi sonuçta? Sözünüzü yine tuttunuz. İzlemeye doyamayacaksınız dediniz; izlemeye doyamayacağımız bir bölüm bekliyor şimdi bizleri. Bizim de sözümüz söz! Ne kadar sürerse sürsün siz böyle anlatmaya devam ettikçe, bizler o izleri takip etmeye devam edeceğiz hep birlikte. Teşekkürler tüm ekibe… Gelelim geçmiş bölüm analizine…. Ödüm koptu Nazif Baba hiç görünmeyecek diye! Çetin Tekindor’un olmadığı bir bölüm çok boş oluyor benim için. Onun sesini duruşunu izlemek benim için vazgeçilmez bir duygudur. Daha fazla görmek de en büyük temennimdir. Feride’nin tükenmek bilmeyen iyimserliği ve insanlara olan inancı sonunda Ayten’de de etkisini gösterdi. Ve Feride Ayten arkadaşlığının temelleri atıldı. Hep diyorduk; neden Feride’nin bir arkadaşı yok diye. Ama itiraf ediyorum ki, Ayten hiç aklıma gelmemişti. İyi mi oldu izleyip göreceğiz. Kadına yönelik şiddet gerçeğini senaristleriz Ayten üzerinden anlatıyorlar bize. Hala tasvip etmediğim iğrenç tecavüz vakası ve akabinde denize düşen yılana sarılır misali Necdet ile olan evliliği ve onun da akabinde gördüğü şiddet… Dayak… Ayten bu durumdan ivedilikle kurtulmalı. Bunun içinde ona yeni bir umut gerekli. Bu umut ne olur bilemem. Belki de Feride ile başlayan dostluğu onu güçlü kılacaktır. Bunu da ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Songül ve Osman… Osman kalp krizi geçirmeden bölümü tamamladık sonunda. Gitti gidiyor derken tamamdır.  Lakin şu var; insan evliyken de nişanlıyken de sözlüyken de biri ile birlikteyken de aşık olabilir, bir başkasını sevebilir. İnsanız sonuçta hepimizin başına gelebilir geldi belki de.. Bu anlamda bu ilişki beni rahatsız etmiyor kesinlikle. Ama eğer başkasını seviyorsan o yüzük parmağında kalmamalı. Dürüstçe bunu söylemeli ve bitirdikten sonra yoluna devam etmeli kişi. Bölümde buna bir açıklama getirildi ama bu beni tatmin etmedi. Bu konu ile alakalı Songül’ün daha cesur davranmasını bekliyorum. Sonucu ne olursa olsun korkakça yaşanacak bir aşktansa yalnız kalmayı tercih ederim. Yaşamımda da bunu uygulamış biri olarak gönül rahatlığı içinde bunu savunabilirim. Mahir gizliden gizliye alemin gönlünü fethetmeye başladı. Ve sanırım gelecek bölüm itibari ile yine Feride ile birlikte hareket etmeye başlayacaklar. Ayrı olamazdı zaten çünkü daha bunun Mehmet Saim ayağı var ki, Feride hayatının şokunu yaşayacak bunu öğrendiğinde. Düşünüyorum da , daha neler bekliyor bizi.. Boşuna demiyoruz benzemez kimse sana diye!  Üçüncü sezonunda olmasına rağmen artan bir ilgi ile izlenmeye devam ediyor olması da şaşırılacak bir durum değil aslında. İşin sırrı ekibimizde saklı… Ofiste çay molasında yazdığım için şimdilik bu kadar yetsin. Sonra kaldığım yerden devam ederim.  Sevgilerimle…

0 yorum:

Yorum Gönder