Aşk'ın Mahir&Feride'sini biliyoruz.


Aslında uzun zamandır Gökçe'ye baskı yapıyorum sende blog için yazı yaz, sende anlat sen de ki Mahir&Feride'yi diye... Ama o nedense çok güzel yazılar yazmasına rağmen Türkçesinin pek iyi olmadığını ve iyi yazı yazamadığını düşünüyor. Oysa ne kadar güzel yazı yazdığına birazdan sizlerde şahit olacaksınız.

Bazı anlar olur, hayal ve gerçeği birbirine karıştırırız ya da bi rüya görürüz mesela, uyanırız ama etkisi büyük olur. Gün içerisinde bile sanki o rüyayı yaşıyormuş gibi hissederiz kendimizi. En azından bana zaman zaman oluyor bu... KARADAYI da bizler için öyle. Belki şuan televizyonu açsam, bi diziyi izlesem bölüm sonu olunca televizyonu kapatıp uyuyabilirim. Ama Karadayı varken bunu yapmak ne mümkün? Vaktimiz olduğunca bölümden sonra üzüntümüzü, sevincimizi dile getirip, bölümü yorumlayıp varsa fragmanı izleyip gelecek  bölümde ne olacak diye konuşup sonrasında bölüm finaline göre başımızı yastığa rahat ya da üzgün koyuyoruz. (Üzgün koyduğumuz zamanlar çoğunlukta oluyor ama neyse... :))) Salı gününe 5 sınavım olmasına rağmen hem diziyi izleyip hemde bölümden sonra yorumlaştığım ya da tüm sınıf sınavlara çalışırken ben bi kaç arkadaşımı köşeye kıstırıp Karadayı anlattığım zamanları bilirim. Mahir&Feride ayrıldı diye ufak çaplı bi depresyon yaşadığım ve arkadaşlarım sıralarına, defterlerine sevgililerinin adını yazarken benim Mahir&Feride yazmam da kaçınılmaz gerçekler arasında... Hepimiz aynı şeyleri yapmasak da eminim bi çoğumuz benzer şeyleri yapıyoruz, çünkü bu dizi hayatımızı bu denli ele geçirmiş ve biraz durup kendimize davranışlarımızı sorguladığımızda "Psikopat" damgası yapıştırabileceğimiz ama buna rağmen bizlerinde bu ele geçirişten oldukça memnun olduğu bi dizi... Ben aşk nedir henüz bilmiyorum. Aşk'ın Mahir&Feride'sini biliyorum sadece. Ve duygusal olarak öğrenemediğim için bu aşkı günümüzle kıyaslayınca hayal kırıklığım oldukça büyük oluyor.

Ben çok mutluyum bu diziyle tanıştığım için. Gerçek anlamda bir sürü şey öğrendim çünkü, aşkı ögrendim en önemlisi... Belki dizi bitince rüyadan uyanmış olucaz, ama etkileri bi hayat boyunca sürecek, eminim.

Yeni sezonla ilgili düşüncelerime gelecek olursak, Mahir&Feride aşkının bitmesinden, dizinin finalide ölüm olmasından, mutlu son isterken gözlerimizde yaş olmasından çok korkuyorum. Sema hanım ve Eylem hanıma güvenmediğim anlamına gelmesin bu, güveniyorum elbette ve onlar da en az bizler kadar seviyorlar bu aşkı biliyorum ama olur ya dizi hafızalardan silinmesin diye kötü bitirmeyi düşünürler, sevdalarının sınanmalarını bi mühür gibi basarlar ömrümüze o zaman gerçekten üzülürüm işte. Aşkı öğreten insanların aşkı hayal kırıklıklarına çevirmeleri, bunca zaman öldürmediğimiz umudu öldürmeleri yıkar beni...

Sanırım -yine- fazla konuştum, yazıyı Gökçe'ye devrediyorum. Öğrendiğimiz aşkın hep öğrendiğimiz gibi kalması ve bizlerinde bi gün böyle bi aşk yaşaması dileklerimle... Tabii sınanmasız olanından! :))



Yazmadan edemiyor insan, hele ki Karadayı gibi bir şaheserinin ikilisi Mahir ve Feride'yi tanıyıp, onlarsız duramayan bir hayran olduktan sonra. Yazmak istememe nedenini açıklamadan da geçmeyeceğim. Nasıl bir çocuğu sever insan, onu anne ve babasına bağışlar, bu durumda da saygıdeğer ve usta yaratıcı ortişleri ne kadar sevdiğimi ve hayranlık duyduğumu belirtmek isterim. Bu dünyaya,bu zamana ve bu şimdiki insanlığa inanılmaz uzak olan bir hikâyeyi bize, mesafeleri yıkarak, tanıttılar.Tanıtmakla kalmadı ama, iyi ki de kalmadı. Tiryakisi olduk o saf ve temiz aşkın... Hanife'nin dediği gibi, aşkı öğrendik biz. Belki de hep kaçtığımız aşkın aslında ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrendik. Belki de bi çoğumuz "Hayatımda kimseyi istemiyorum." diyorken Mahir/Feride gibi biri çıksın karşımıza diye dua ederken buldu kendini... Nasıl anlatmalı, hangi kelimelere sığdırmalı bu aşkı bilmiyorum. Sabahları gözümü açar açmaz Mahir&Feride sahnelerini izliyorum, akşam gözümü kapatırken yine onlar... Onları izlemeden yataktan çıkılan gün anlamsız olur bence ya, zevksiz olur. En mutlu ya da en mutsuz olduğumuz anlar da bi bakıyorum karadayı izlemeye başlamışım. Bu dizi bizim gönül rahatlığıyla sığındığımız bir evdi sanki Mahir ve Feride'nin inanılmaz bağı. Haftanın günlerini severek ve sabırsızlıkla bitirdiğimiz oldu, Pazartesi'nin daha çabuk gelmesi için, ki bu hâlâ böyle olacak. Çünkü biz ümidimizi yitirmedik, Mahir ve Feride'den öğrendiğimiz gibi her zorluğu yeneceğimizi anladık.Bu gelecek sezon Karadayı ailesi tekrar sınanacaksa, yine dimdik durup "Mahir ve Feride" deyip susacağız. Bir sürü endişelerimiz olsa da, MF aşkının kötü şeylerin üstesinden geleceğini biliyoruz ve kesinlikle ayrı ayrı acı çektiklerini görmek istemiyoruz. Adaletsizliğe karşı rakipler olarak değil de, her zaman olduğu gibi omuz omuza savaşmalarından yanayız. Bu eşi benzeri olmayan, dünyanın bir çok yerinde dillerden düşmeyen aşkın kötü bir şekilde bitmesinden korkar olduk... Insanlar bu temiz ilişkiyi görüp örnek almalı, yıllar sonra da akıllarda kalmalı Mahir ve Feride. Bu korkularımızın göz ardı edilmeyeceğinden eminiz ve kesinlikle saygıdeğer senaristlerimize az güvendigimize ve bunu hatırlatmada bulunduğumuz anlamına gelmiyor. Hiç bir zaman şüphe etmedik onların bize olan ilgilerinden çünkü her durumda,iyi de olsa kötü de olsa, Mahir'in Feride'ye, Feride'nin de Mahir'e olan aşkını ve kopması imkansız olan bağı bizlere gösterdiler. Bu yüzden hiç kimsenin Sema ve Eylem Hanım gibi başarılı ve işini layıkıyla yapan senaristleri eleştirmeye hakkı yok.
Karadayı ailesi olarak da daima arkalarında olduğumuzu da burada belirtmek isteriz. İlk yazımı Hanife'yle birlikte yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Tekrar görüşmek üzere!

0 yorum:

Yorum Gönder