İkinizde ağız birliği etmişcesine “bizim bir
geleceğimiz yok” diyorsunuz ama şarkı ne diyor bu konu hakkında biliyor
musunuz? “Kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin…” Şimdi bırakırsanız emin olun her kapı çalındığında siz bakmasanız bile yüreğiniz dönüp bakacaktır O'mu gelen diye... Demeyin be
çocuklar… Demeyin öyle sözler…
108 de ilk sezona geri dönüş yaptık adeta. O kadar
hareketli bir bölümdü ki, ruhumuza
dokundular yine ve yeniden. Hem de en derin yerinden...
Dokunmak isteyip dokunamamak… Sarılmak isteyip
sıkıca sarılamamak… O gözlerde kaybolmak, derinlere sığınmak ve çıkmak
istememek oradan... Ama bakamamak bile o
gözlere… Binlerce kelime resmi geçit yaparken gönül dimağında, en doğru üç
beşini seçip de cümle kuramamak içindeki yangınlara dair…
Ama dokundunuz… sarıldınız… gözlerinizde kayboldunuz…
ve o kadar güzel sözler fısıldadınız ki birbirinize! Kulak verin bakın biz
izleyicilere; bir alternatif 108 yazabiliriz size, fısıltı ile başlayan sonra
her birimizde yankı bulan oyunculuğunuz ile…
Düştüyseniz eğer kalkarsınız be çocuklar! Demeyin
öyle sözler..
Nasıl bir çiftsiniz siz Allah aşkına! Bizi o
duygulara nasıl çekiyorsunuz böyle? O kadar özlemişiz ki bu halinizi nefes
almadan izlettiniz bize bölümü dün gece.
Dizinin başından beri hep dedik ki, Feride mesleğini
yapsın. Hakim olduğunu kendi de hatırlasın bize de hatırlatsın diye. İşte buydu
istediğimiz. Plan kurmak nasıl olurmuş hepimize gösterdi Feride en sonunda. Ahh
Mehmet Saim Ahh! Senin sonun kızının elinden olacak derken boşuna konuşmuyorduk
bizler.
Kumpaslarla, türlü pis
oyunlarınla hayatını kararttığın onca insan var o çay bardağına bıraktığın parmak izinde. Senin suçların yüzünden sevdiğinin gözlerinin
içine bakamayan Feride var o izde. Sana olan nefretini okuyacak görecek diye
ömrünü adadığı kadının gözlerinin içine bakamayan Mahir var orada. Nazif Baba
var… Safiye Anne var… Nazif var… Melih var… Bahar var… Kerime Hanım var… Ama emin ol Mahir ve Feride'ye gücün yetemeyecek!
Evet… Zannediyorsunuz ki paramparça oldunuz
ruhunuzda… Zannediyorsunuz ki bir geleceğiniz yok… Lakin şu an anlayamadığınız,
acınızla yanarken yeniden şekilleneceğidir bu aşkın. Sizden büyük bir aşkı
taşıyorsunuz o kocaman yüreklerinizde. Sevgin kadardır acında… O yüzden çok
yanıyor canınız şimdi, bilmiyorsunuz…
Mahir sen ne demiştin Feride’ye; “Sen ol da, ister 'yâr'
ol, ister 'yara'; lütfun da başım üstüne, kahrın da.” Feride sen ne demiştin Mahir’e; “Sensiz
olmaktansa seninle ölürüm…”
Şems der ki, “Kalp midir insana sev
diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak
mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?”
Siz yanan ateşe dokundunuz be
çocuklar… Bırakın yara sarmayı… Sarmak çare değil size… Merhem avucunuzu yakan ateşte…
Atın kendinizi o elinizi uzattığınız ateşe ve yeniden doğun. Zamanıdır şimdi yeni baştan yürümenin...
Çok özlemişiz bu heyecanı… Geri
sayımımız da böyle güzel olur inşallah. Şu bölümün güzelliğine, keşke birlikte kurabilsek bir sofra. Öyle
güzel sözler birikti ki yüreklerimizde… Mey’siz olmaz dile gelmez dimağımızın o saklı şarkısı şimdi…
Ne dersiniz yapar mıyız bunu bir
gün? J
Sevgilerimle….
0 yorum:
Yorum Gönder