Sevmek
nedir? Sevilmek nedir?
Belki
de çoğumuz ne sevmenin ne de sevilmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz.
Hatta belki hiç öğrenemeyeceğiz. Ama Mahir&Feride aşkını sevdasını
izledikten sonra sevdanın ne olduğunu yaşamasak bile anlıyoruz.
En
baştan başlayalım…
Mahir…
Bir anda öyle bir tuzağın içinde buldu ki kendini. Ne yapacağını bilmiyordu.
Canını borçlu olduğu babası işlemediği suç yüzünden idam edilecekti. Mahir
babasını kurtarmak için nelere kalkıştı. Sahte kimlik hazırladı. Avukat olarak
adliyeye girdi. Babasının dosyasına bakan hakimin karşısına çıktı. Kendini Stajyer
Avukat Salih İpek olarak tanıttı. Bu yola çıkarken tek isteği babasını
darağacından almaktı. Aşk/Sevda hiç aklından geçer miydi?
Gelelim
Hakime hanıma… Sert, dediğim dedik, önyargılı ama bir o kadar da adaletli,
ailesine en çok da babasına düşkün. En iyi ve de tek arkadaşı kardeşi
Melih. Hakime hanım çok ketum biri
olduğundan hiç arkadaşı yoktu.
Avukat
Salih İpek - Hakime Feride Şadoğlu
Hakime
Feride kanunların sadece hukuk fakültesinde öğrendiği gibi olduğunu düşünüyordu.
Kanıt/tanık bir dava için vazgeçilmeziydi. Her şeyin kağıt üzerinde yazıldığı
gibi olduğuna inanıyordu. Her şeyi göründüğü gibi zannediyordu.
Avukat
Salih, kendini farklı biri olarak tanıttı ama hiçbir zaman Mahir iken olduğu
değerlerden vazgeçmedi. Haklı olduğu zaman herkese karşı durdu. Her şeyin
göründüğü gibi olmadığını ısrarla savundu. Feride’ye bile her şeyin göründüğü
gibi olmadığını gösterdi.
Hakime
Hanımla Avukat Bey adliyede genellikle beraber vakit geçiriyorlardı. Hakime
hanım Salih’den etkilenmeye başlamıştı. Çevresinde olanlardan çok farklıydı
çünkü Avukat Salih. Feride’de hiç kimsenin görmediği şeyleri Salih görmüştü. Salih’de
kendine bile itiraf edemese de hoşlanıyordu Feride’den. Zaman geçtikçe
aralarındaki resmiyet her defasında biraz daha ilerleyen bir samimiyete
dönüşüyordu. Salih’in Süleyman Savcının gizli soruşturmasını Feride’ye
bıraktığını kanıtlayan belgeyi Feride için son anda bulmasıyla Feride kendine
söz geçiremedi ve Salih’in dudağına bir buse kondurdu. Salih ilk başta biraz
şaşırdı ama Feride’nin busesine karşılık verdi.
Böylece Salih&Feride arasında yepyeni bir sayfa açılmış oldu.
Salih,
Feride’yi seviyordu ama babasının davasının peşinde koşarken aşık olmayı hem de
babasının dosyasına bakan hakime aşık olmayı kabul etmek istemedi. Ama aşkından
kaçamadı. Tam Feride’yi kaybetmek üzereyken aşık olduğunu itiraf etti. Bu
itiraf bir kez daha bağladı Salih ile Feride’yi birbirlerine.
Feride
o kadar çok seviyor o kadar çok güveniyordu ki Salih’e hayatında babasına hiç
karşı çıkmamasına rağmen Salih için babasını karşısına aldı. Evden ayrıldı.
Salih ile olan ilişkisi çok güzel gidiyordu. Bir gün Salih ile beraber evine
gidecekti. Aile olmak istediği adamı ailesiyle tanıştırmak için. Buraya kadar
her şey çok güzel gidiyordu Feride için.
Ama
Mahir öyle bir yükün altında eziliyordu ki. Sevdiği kadın onu başka biri
zannediyordu. Artık bu oyuna devam edemeyeceğine karar verdi.
Feride’nin
ailesiyle tanışmaya gideceği gün önce Feride’ye sadece onunla aile olmak
istediğini söyledi sonra sevdasına her şeyi itiraf etti. Karşısına geçip Mahir
Kara benim dedi. Yüreğinde fırtınalar koparak. Feride’nin bir daha onun yüzünü
bile görmek istememe ihtimalini göze alarak.
Bu
itiraf Mahir için hiç kolay olmamıştı. Ama Feride için çok daha zordu. Dünya
resmen başına yıkılmıştı Feride’nin. Yaşamak anlamını yitirmişti. Çok öfkeliydi
Mahir’e. Çünkü Mahir, Feride’nin umutlarını yarınlarını almıştı elinden.
Feride
uzun bir süre Mahir’in babasını kurtarmak için kendisini kullandığını düşündü.
Aşkına sevdasına inanmadı. Yalan dedi.
Mahir,
Feride’nin gözü önünde vuruldu. Son nefesinde bile Feride’ye ‘’Seni çok
seviyorum ahu gözlüm hep seveceğim.’’ dedi. Feride hala seviyordu Mahir’i.
Mahir
babasının duruşması olduğu gün kalem kırılmasın diye kaçırdı Feride’yi. Yasin
gelip Feride’ye her şeyi anlatacaktı. Yasin’in peşine polisler takılınca
gidemedi tabi ki. Feride Mahir’e çok kızgındı. Mahir’in bir boşluğundan
faydalanıp kaçmayı başardı ama Mahir, Feride’nin kaçmasına engel oldu. Tekrar
eve döndüler ve Feride Mahir’e bağırıp çağırmaya başladı.
Mahir
yine söyledi Feride’ye onu çok sevdiğini. Hatta gösterdi diyebiliriz. Feride’nin
yanındayken, onun gözlerinin içine bakarken kalbinin nasıl çarptığını gösterdi
canından çok sevdiği sevdasına.
Feride
sevdiği adamla yalnızken ve Mahir’in söylediklerinden sonra söz geçiremedi
kendine ve Mahir’in busesine karşılık verdi. Sonrası vuslat…
Bundan
sonra yine her şey güzel gitmedi tabi ki. Birçok olay oldu. En önemlisi Feride
tek dostu olan Bahar’ı Mahir ise Çitlembiğini kaybetti. İkisini de derinden
yaraladı Bahar’ın ölümü.
Biraz
geç olsa da Feride, Nazif Kara’nın suçsuz olduğunu anladı. Mahir ile olan
ilişkisi ifşa olunca hiç tanımadığı bir adamla nişanlıymış gibi davrandı.
Ailesine, adalete ama en önemlisi sevdiği adama Mahir’e oyun oynadı. Sırf masum
bir adam asılmasın, suçsuz yere canından olmasın diye.
Feride
mesleğini kaybedebilirdi bu dava uğruna ve hakkında dava açılmıştı. Belki
mesleğine dair her şeyini kaybedecekti. Daha fazla bu oyunu sevdiği adamın
gözlerine bakarak oynayamadı ve nişanın bir oyun olduğunu itiraf etti. Sevda
yeminlerini hiç bozmadığını, ondan başka kimsenin olmadığını da sevdiği adama
söyledi.
Tekrar
beraber yan yana omuz omuza savaştılar bu dava için. Ne Feride nede Mahir asla
vazgeçmediler umut etmekten. Asla vazgeçmediler birbirlerinden.
Beraber
memleket değiştirecek kadar kararttılar gözlerini. Sonra Feride biricik Melih’ini
kaybetti. Gidemedi sevdiğiyle. Mahir’de gitmedi zaten gidemedi. En zor gününde
yine Feride’sinin yanında oldu.
Bu
dava uğruna Mahir ile Feride’ye kim yardım edecek olsa gözlerini bile kırpmadan
öldürdüler. Hala da öldürmeye devam ediyorlar. Ama Mahir ile Feride çare aramaktan
umut etmekten vazgeçmiyorlar. Vazgeçmeyecekler.
Feride
ikinci kere kendini feda etti. Yine nikah masasına oturmayı kabul etti. Bu
seferde tek amacı Nazif Babaya yardım etmekti. Veda etti sevdiğine bir
mektupla. Mahir yine engel oldu sevdiğinin başka bir adamla evlenmesine.
Biz
Mahir&Feride’nin birbirlerine olan aşkına/ sevdasına, onların birbirlerine
olan bakışlarına, gülüşlerine, tatlı tatlı atışmalarına, dokunuşlarına,
kavgalarına aşık olduk.
Şimdi
ise tek isteğimiz Mahir&Feride’nin hiçbir zaman ayrılmaması. Her zaman
birlikte el ele olması. Her engeli beraber aşmaları. Ve tabi ki 3.şahısların
olmaması. En önemlisi de Mahir&Feride’nin evlenmesi… Deniz ve Bahar ile mutlu bir aile olmaları.
Şunu
da söylemeden geçemeyeceğim Nazif Babanın asılmaması bizim için çok önemli. ‘’Geç
gelen adalet, adalet değildir.’’ dedik üstüne basa basa. Bu yüzden de ‘’en son umut ölür diyoruz’’ ve güneşin biraz
da bizler için doğmasını bekliyoruz inatla ve de sabırla…
Son
olarak Karadayı ailem sizleri çok seviyorum! ♥ J
Sürç-i
lisanımızı affedin lütfen…
Sevgiler!
İrem
Sevinç
2 yorum:
Kaleminize sağlık sevgili İrem. Nerelerden geldik bu günlere ne badireler atlattık hep birlikte. Yazınız kısa metraj bir film gibi geçti gözümün önünden. :) elinize sağlık. Ve evet geç gelen adalet, adalet değilse daha adil bir Karadayı hakkımiz. Özen hususunda adil olunulmasını savunmamız yola çıkış sloganımızda saklı. Çok begendim.
Yüreğinize sağlık sevgili irem..yazınız ile birlikte,sanhneleri gözümde canlandırarak keyifle okudum..Geç gelen adalet adalet olmadığı gibi,zulümdürde..artık nazif babamız bu zülme daha fazla katlanmasın..tabi çok sevdiği aileside..Bizlerde..Artık hukukun,adaletinde olduğunu görmek istiyoruz..tekrar yüreğinize,kaleminize sağlık..
Yorum Gönder